Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türkiye'de halkbilimi çalışmalarının başlangıcı Türkçülük akımının ortaya çıkmasıyla eş zamanlı kabul edilmiştir. Ziya Gökalp, Herder'le modeli belirlenen, Grimm Kardeşler, W.J. Thoms gibi öncülerle uygulama alanı bulan folklor görüşünün Türkiye'deki kurucusu olmuştur .Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de folklor teriminin bir bilim dalı olarak kullanılması ve halka tanıtılması Ziya Gökalp'in çalışmaları ile başlamıştır.
Ziya Gökalp 1913 yılında Halka Doğru dergisinin 23 Temmuz 1913 tarihli sayısında Halk Medeniyeti 1/Başlangıç başlıklı makalesinde folkloru bir bilim dalı şeklinde tanıtmış, Osmanlı Türkçesindeki karşılığının da halkıyat olduğunu belirtmiştir. Büyük Türk şair ve düşünürü Gökalp, bu makalesinden önce de Türk halk kültürüne eğilmiş, bazı destan ve masallarımızı şiirleştirmiş, 1908 yılında Diyarbakır’da Şakî İbrahim Destanı’nı yayımlamıştı. Halka Doğru dergisindeki Halk Medeniyeti 2/ Resmî Teşkilat başlıklı yazısının konusu da Türk halk kültürüdür.
Ziya Gökalp’e göre toplumların her birinin kendine ait “mâşeri vicdanları”, yani ortak duygu, değer ve inançları bulunur. Toplumlar, farklı cemiyetlerle karşılaştıklarında tek bir mâşeri vicdan etrafında birleşmelidirler. Gökalp'e göre Havas ve avam arasında dil, edebiyat, musiki ve karakter bakımından ortaya çıkan farklara dikkat çektikten sonra, ortak bir mefkûreye sahip olabilmek için havas zümresinin halka doğru gitmesi halk lisanını ve vezinlerini halk ruhunu ve duygularını kendisiyle özümseyerek halklaşması gerektiğini belirtir. Ancak bu yolla yeni bir mâşeri vicdan oluşabilir. Halk arasında var olan kültürel, sosyal, mezhebi ayrılıklar ortak bir zeminde buluşturulduğunda tekâmül hamlesi doğar. Bunun sonrasında ise sosyal ilerleme mümkün olur.
Türkiye’de halk biliminin kurucusu, öncüsü olarak kabul edilen Ziya Gökalp’in alanla ilgili yaklaşım ve metotlarını oluştururken temel aldığı paradigmaları görmek, bugünün halkbilimi çalışmaları açısından önemini korumaya devam eder. 20. yüzyıl başında tüm dünyada etkili olan sosyokültürel evrim görüşü ve uluslaşma hareketleri Ziya Gökalp’in yeni devletin kurulmasında ve yaşanan buhranlı dönemden kurtulmakta çare olarak görür.
Ziya Gökalp’ten sonraki folklor çalışmalarına genel olarak bakıldığında uzunca bir dönem onun belirlediği çizginin ötesine geçilmediği görülür. Özellikle halkbilimi ürünlerinin tespitine yönelik çalışmalar Gökalp’in belirlediği ölçütlerin dışına çıkmamıştır. Hatta yapılan çalışmaların yalnızca derlemelerden ibaret olduğu görülür. Tespit edilen malzemenin inceleme ve değerlendirmeden yoksun olması, yöntem bakımından Gökalp’in bir adım gerisinde kalındığı söylenebilir. Ancak 1940’lı yıllardan itibaren üniversiteler tarafından yönlendirilen folklor çalışmaları yöntem ve kuramlar zenginleşmiş, alana dair akademik gelişme sağlanmaya başlamıştır.
Selim Sırrı Tarcan Türkiye Edebiyat Mecmuasında “Halk İlmi (Halkiyat)” dergisinde (1924) Folkloru tanımlayarak, Folklorun birleştirici ve eğitsel bir bilim dalı oluşunun üzerinde durmuştur. Rauf Yekta Bey, “Darülelhan külliyatı” defterlerinin Anadolu Halk Şarkıları adını taşıyan I. Sayısında yazdığı önsözde, folklorcuların derleyip topladıkları ezgi ve sözlerin ulusun geçmişini aydınlatmadaki önemine değinmiş, halk türküleri derlemenin önemini belirtmiştir.
Cumhuriyet dönemine kadar folklor konusundaki çalışmalar, daha çok kişisel ve dağınık görünümdedir. 1927 yılında Ankara’da “Anadolu Halk Bilgisi Derneği” daha sonra da “Türk Halk Bilgisi Derneği” adını alan dernek, Türk Halk Bilimine dönük çalışmaları başlatan ilk örgüttür. Bu dernek çıkardığı “Halk Bilgisi Haberleri” adlı süreli yayınıyla ülkemizin çeşitli yörelerinden derlenen Halk Bilimi verilerini toplu olarak sunmuştur. “Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber” adlı kılavuz da yayınlamıştır.
1955 yılında Türk Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyet, iki kez ad değiştirerek günümüzdeki Folklor Araştırmaları Kurumu adını almıştır.
1964 yılında kurulan “Y.T.G. Türk Folklor Enstitüsü kurma derneği” 1966 yılında “Türk Folklor Araştırmaları Kurumu” adını alarak bu alanda çalışmalar yapmıştır.
Boğaziçi Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin öncülüğüyle kurulan iki dernek de süreli yayınları, sergileri, açık oturumlarıyla Folklora alanında katkılar sağlamışlardır.
1932 yılında kurulan Halkevleri kültürün araştırılması, incelenmesi, yaygınlaştırılması ve halkla kaynaştırılmasında önemli rol oynamıştır. Halkevlerinin Köycülük Kolları köy ve kasabalara geziler düzenlemiş; bu gezide elde edilen folklor verileri yerel dergilerde yayımlanmıştır. Halka dönük etkinlikleriyle bu kuruluşlar çeşitli illerde çıkardıkları yerel dergiler, yayınladıkları kitaplar vasıtasıyla Halkbilimi alanındaki gerecimizin büyük bir bölümünü yitip gitmekten kurtarmışlardır. Halkbilimini ilgilendiren kılavuz ve el kitaplarının, monografilerin büyük bölümü çeşitli halkevlerinin aracılığı ile okuyucuya kazandırılmıştır.
Türk Dil Kurumu da Halk Ağzından Derleme Dergileri, Derleme ve Tarama sözlükleriyle dil konusunda Halk Bilimine katkıda bulunan kurumlar arasındadır.
Üniversitelerde uzun yıllar bağımsız bir Folklor kürsüsü kurulamamıştır. Günümüz itibariyle (2000) bu alanda bağımsız kürsü yalnızca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya fakültesinde kurulabilmiştir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesinde 1938-1948 yılları arasında Halk Edebiyatının yanında Halkbilimi konularına da programında yer veren bir kürsü, Pertev Naili Boratav’ın öncülüğünde çalışmalar yapmıştır. Aynı fakültenin Etnoloji kürsüsü ise etnoloji ve sosyal antropolojinin yanı sıra Folklor konularını işlemektedir. Boratav ve İlhan Başgöz yabancı ülkelerdeki üniversitelerde Türk Halkbilimine ilişkin araştırma ve incelemeleriyle, bu alana önemli katkılar sunmuşlardır. Aynı fakültede Etnoloji ve Sosyal Antropoloji öğretim üyelerinden olan Orhan Acıpayamlı doğum, halk hekimliği, bibliyografya; Nermin Erdentuğ evlenme adetleri; Sedat Veyis Örnek halk inançları, ölüm vb. konularda monografik nitelikte araştırmalar yaparak yayınlamışlardır. Bu fakültenin Tiyatro Kürsüsü öğretim üyelerinden Metin And ve Özdemir Nutku geleneksel Türk tiyatrosu konusundaki araştırma ve incelemeleriyle Halk Bilimi alanına katkıda bulunmuşlardır. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde 1993 yılında Halk Bilimi Bölümü bağımsız bir bölüm olmuştur.
2. Türkçü devre: Folklor ürünlerinden ve folklor ilminden açıkça söz edildiği, bu konuda açıklayıcı yazıların yazıldığı, yararlarından söz edildiği devredir.
3. Sentezci devre: Çağdaş Türk devletinin kültür yapısını oluşturmada yararlanılacak bir ham madde ambarı olarak değerlendirilir. Devlet tarafından desteklenir.
4. Dergici devre: Araştırmaların yükünü büyük ölçüde iki mühim folklor dergisinin yüklendiği zaman olarak belirlenebilir.
5. Bilimci devre: 1966'daan günümüze kadar gelen süreci belirtir.
Editöre not: üniversitede hocamız halkbilimi ifadesini birleşik olarak kullanıyordu bu yüzden bende bu şekilde aldım , dilerseniz ayrırabilirsiniz tabi. Bir imla hatası olarak görmenizi istemediğim için bu notu düştüm.
Tarih: 2020-12-30 13:09:11 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
TÜRKİYE'DE HALKBİLİMİ ÇALIŞMALARI Nedir
TÜRKİYE'DE HALKBİLİMİ ÇALIŞMALARININ TARİHÇESİ
Avrupa'daki halkbilimi çalışmaları 16.yüzyılda başlamış 17. ve 18. yüzyılda gelişmiş 19.yüzyılda tam manasıyla gerçek ürünlerini vermeyi başarmıştır.Türkiye ise Avrupa'nın yaklaşık 150 yıl gerisinde kalmıştır . Folklor terimi bir disiplin adı olarak ilk kez 1913-1914 yıllarında yazılan eserlerde kullanılmıştır.Türkiye'de halkbilimi çalışmalarının başlangıcı Türkçülük akımının ortaya çıkmasıyla eş zamanlı kabul edilmiştir. Ziya Gökalp, Herder'le modeli belirlenen, Grimm Kardeşler, W.J. Thoms gibi öncülerle uygulama alanı bulan folklor görüşünün Türkiye'deki kurucusu olmuştur .Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de folklor teriminin bir bilim dalı olarak kullanılması ve halka tanıtılması Ziya Gökalp'in çalışmaları ile başlamıştır.
Ziya Gökalp 1913 yılında Halka Doğru dergisinin 23 Temmuz 1913 tarihli sayısında Halk Medeniyeti 1/Başlangıç başlıklı makalesinde folkloru bir bilim dalı şeklinde tanıtmış, Osmanlı Türkçesindeki karşılığının da halkıyat olduğunu belirtmiştir. Büyük Türk şair ve düşünürü Gökalp, bu makalesinden önce de Türk halk kültürüne eğilmiş, bazı destan ve masallarımızı şiirleştirmiş, 1908 yılında Diyarbakır’da Şakî İbrahim Destanı’nı yayımlamıştı. Halka Doğru dergisindeki Halk Medeniyeti 2/ Resmî Teşkilat başlıklı yazısının konusu da Türk halk kültürüdür.
Ziya Gökalp’e göre toplumların her birinin kendine ait “mâşeri vicdanları”, yani ortak duygu, değer ve inançları bulunur. Toplumlar, farklı cemiyetlerle karşılaştıklarında tek bir mâşeri vicdan etrafında birleşmelidirler. Gökalp'e göre Havas ve avam arasında dil, edebiyat, musiki ve karakter bakımından ortaya çıkan farklara dikkat çektikten sonra, ortak bir mefkûreye sahip olabilmek için havas zümresinin halka doğru gitmesi halk lisanını ve vezinlerini halk ruhunu ve duygularını kendisiyle özümseyerek halklaşması gerektiğini belirtir. Ancak bu yolla yeni bir mâşeri vicdan oluşabilir. Halk arasında var olan kültürel, sosyal, mezhebi ayrılıklar ortak bir zeminde buluşturulduğunda tekâmül hamlesi doğar. Bunun sonrasında ise sosyal ilerleme mümkün olur.
Türkiye’de halk biliminin kurucusu, öncüsü olarak kabul edilen Ziya Gökalp’in alanla ilgili yaklaşım ve metotlarını oluştururken temel aldığı paradigmaları görmek, bugünün halkbilimi çalışmaları açısından önemini korumaya devam eder. 20. yüzyıl başında tüm dünyada etkili olan sosyokültürel evrim görüşü ve uluslaşma hareketleri Ziya Gökalp’in yeni devletin kurulmasında ve yaşanan buhranlı dönemden kurtulmakta çare olarak görür.
Ziya Gökalp’ten sonraki folklor çalışmalarına genel olarak bakıldığında uzunca bir dönem onun belirlediği çizginin ötesine geçilmediği görülür. Özellikle halkbilimi ürünlerinin tespitine yönelik çalışmalar Gökalp’in belirlediği ölçütlerin dışına çıkmamıştır. Hatta yapılan çalışmaların yalnızca derlemelerden ibaret olduğu görülür. Tespit edilen malzemenin inceleme ve değerlendirmeden yoksun olması, yöntem bakımından Gökalp’in bir adım gerisinde kalındığı söylenebilir. Ancak 1940’lı yıllardan itibaren üniversiteler tarafından yönlendirilen folklor çalışmaları yöntem ve kuramlar zenginleşmiş, alana dair akademik gelişme sağlanmaya başlamıştır.
Ziya Gökalp'ten sonra
Mehmet Fuat Köprülü İkdam Gazetesinde “Yeni Bir İlim: Halkiyat-Folklor” konulu yazısında (1914) Folklorun Avrupa’daki gelişiminden ve ülke için öneminden söz etmiştir. Folklor terimi açık olarak ilk defa bu yazıda geçmiştir. Rıza Tevfik Bölükbaşı Peyam Gazetesi’nin edebiyat ekinde “Folklor” başlıklı yazısında (1914) , kelimenin aslını açıklayarak bizdeki anlamıyla Avrupa’daki anlamı arasındaki farkları işaret etmiştir. Ayrıca Halk Biliminin asıl konusunun ortak halk edebiyatı ürünleri olduğunu belirtmiş, Türk atasözlerinden ve türkülerinden örnekler vermiştir.Selim Sırrı Tarcan Türkiye Edebiyat Mecmuasında “Halk İlmi (Halkiyat)” dergisinde (1924) Folkloru tanımlayarak, Folklorun birleştirici ve eğitsel bir bilim dalı oluşunun üzerinde durmuştur. Rauf Yekta Bey, “Darülelhan külliyatı” defterlerinin Anadolu Halk Şarkıları adını taşıyan I. Sayısında yazdığı önsözde, folklorcuların derleyip topladıkları ezgi ve sözlerin ulusun geçmişini aydınlatmadaki önemine değinmiş, halk türküleri derlemenin önemini belirtmiştir.
Cumhuriyet dönemine kadar folklor konusundaki çalışmalar, daha çok kişisel ve dağınık görünümdedir. 1927 yılında Ankara’da “Anadolu Halk Bilgisi Derneği” daha sonra da “Türk Halk Bilgisi Derneği” adını alan dernek, Türk Halk Bilimine dönük çalışmaları başlatan ilk örgüttür. Bu dernek çıkardığı “Halk Bilgisi Haberleri” adlı süreli yayınıyla ülkemizin çeşitli yörelerinden derlenen Halk Bilimi verilerini toplu olarak sunmuştur. “Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber” adlı kılavuz da yayınlamıştır.
1955 yılında Türk Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyet, iki kez ad değiştirerek günümüzdeki Folklor Araştırmaları Kurumu adını almıştır.
1964 yılında kurulan “Y.T.G. Türk Folklor Enstitüsü kurma derneği” 1966 yılında “Türk Folklor Araştırmaları Kurumu” adını alarak bu alanda çalışmalar yapmıştır.
Boğaziçi Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin öncülüğüyle kurulan iki dernek de süreli yayınları, sergileri, açık oturumlarıyla Folklora alanında katkılar sağlamışlardır.
1932 yılında kurulan Halkevleri kültürün araştırılması, incelenmesi, yaygınlaştırılması ve halkla kaynaştırılmasında önemli rol oynamıştır. Halkevlerinin Köycülük Kolları köy ve kasabalara geziler düzenlemiş; bu gezide elde edilen folklor verileri yerel dergilerde yayımlanmıştır. Halka dönük etkinlikleriyle bu kuruluşlar çeşitli illerde çıkardıkları yerel dergiler, yayınladıkları kitaplar vasıtasıyla Halkbilimi alanındaki gerecimizin büyük bir bölümünü yitip gitmekten kurtarmışlardır. Halkbilimini ilgilendiren kılavuz ve el kitaplarının, monografilerin büyük bölümü çeşitli halkevlerinin aracılığı ile okuyucuya kazandırılmıştır.
Türk Dil Kurumu da Halk Ağzından Derleme Dergileri, Derleme ve Tarama sözlükleriyle dil konusunda Halk Bilimine katkıda bulunan kurumlar arasındadır.
Üniversitelerde uzun yıllar bağımsız bir Folklor kürsüsü kurulamamıştır. Günümüz itibariyle (2000) bu alanda bağımsız kürsü yalnızca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya fakültesinde kurulabilmiştir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesinde 1938-1948 yılları arasında Halk Edebiyatının yanında Halkbilimi konularına da programında yer veren bir kürsü, Pertev Naili Boratav’ın öncülüğünde çalışmalar yapmıştır. Aynı fakültenin Etnoloji kürsüsü ise etnoloji ve sosyal antropolojinin yanı sıra Folklor konularını işlemektedir. Boratav ve İlhan Başgöz yabancı ülkelerdeki üniversitelerde Türk Halkbilimine ilişkin araştırma ve incelemeleriyle, bu alana önemli katkılar sunmuşlardır. Aynı fakültede Etnoloji ve Sosyal Antropoloji öğretim üyelerinden olan Orhan Acıpayamlı doğum, halk hekimliği, bibliyografya; Nermin Erdentuğ evlenme adetleri; Sedat Veyis Örnek halk inançları, ölüm vb. konularda monografik nitelikte araştırmalar yaparak yayınlamışlardır. Bu fakültenin Tiyatro Kürsüsü öğretim üyelerinden Metin And ve Özdemir Nutku geleneksel Türk tiyatrosu konusundaki araştırma ve incelemeleriyle Halk Bilimi alanına katkıda bulunmuşlardır. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde 1993 yılında Halk Bilimi Bölümü bağımsız bir bölüm olmuştur.
Türk Folklor Araştırmalarının Devreleri
1. Örtülü devre2. Türkçü devre: Folklor ürünlerinden ve folklor ilminden açıkça söz edildiği, bu konuda açıklayıcı yazıların yazıldığı, yararlarından söz edildiği devredir.
3. Sentezci devre: Çağdaş Türk devletinin kültür yapısını oluşturmada yararlanılacak bir ham madde ambarı olarak değerlendirilir. Devlet tarafından desteklenir.
4. Dergici devre: Araştırmaların yükünü büyük ölçüde iki mühim folklor dergisinin yüklendiği zaman olarak belirlenebilir.
5. Bilimci devre: 1966'daan günümüze kadar gelen süreci belirtir.
Editöre not: üniversitede hocamız halkbilimi ifadesini birleşik olarak kullanıyordu bu yüzden bende bu şekilde aldım , dilerseniz ayrırabilirsiniz tabi. Bir imla hatası olarak görmenizi istemediğim için bu notu düştüm.
Tarih: 2020-12-30 13:09:11 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx